6 Temmuz 2016 Çarşamba

Zombi Efsanesi Nedir ? Zombi Nasıl Olunur ?


    Zombi deyince hemen aklınıza korku filmlerindeki gerilim dolu dakikalar gelir.Genellikle bilinçsiz, daima aç, insan eti düşkünü ve bozulmaya yüz tutmuş cesetler olarak tasvir edilen zombiler sadece bir hayal ürünü , bir korku hikayesi mi,yoksa gerçekten zombiler var mı? Her ne kadar filmlerde izlediklerimizin hayal ürünü olduğunu bilsek de aslında zombilik birçok Afrika ve Güney Amerika ülkesinde çok uzun yıllardır var olan bir şey. Zombi,Yüzyıllardır Batı Afrika'da kabileler arasında yaygın olarak benimsenen Voodoo inancına göre bocor adı verilen büyücüler tarafından diriltilen ve sadece bocorun emirlerine uyan cesetlere verilen isimdir.Yerel dilde Nzambi kelimesinden türetilmiş olan zombi, "ölü kişinin ruhu" anlamında kullanılır.

    VooDoo inancına göre ölen bir kişi büyücüler tarafından yeniden canlandırılabilir.Ancak öldükten sonra ruh bedeni terkettiği için canlanan sadece vücut olur.Ruhun kontrolünde olmayan beden,eğer büyücünün kontrolünde olmazsa saldırganlaşır.Beden ayakta kalabilmek için sadece beslenmeye yönelir.Bu beslenme dürtüsü bilinç dışı yapıldığından yenebilecek herşey bedenin hedefinde olur,hatta insanlar bile.Bu inanç Batı Afrika'dan Haiti bölgesine kitleler halinde köle olarak götürülen Afrikalılarla birlikte Haiti'ye yerleşmiş, ve burada zombilik yeni bir şekil  kazanmıştır.Bugun Haiti  zombiler ve zombilik için bir nevi merkez konumundadır.Halk arasında yoğun bir şekilde anlatılan zombi hikayeleri ilk olarak Haiti' de dillendirilmiş,günümüzde bilinen ilk zombi miti burada yöresel bir inanç haline gelmiştir.Hatta 1915 ile 1934 yılları arasında ABD'nin Haiti'yi işgal ettiği dönemlerde zombilerin büyücülerin köleleri olarak Amerikan askerlerine karşı saldırı amaçlı kullanıldığına dair yaygın bir inanış oluşmuştu.


    Günümüze kadar gelen sayısız zombi efsanesinin yanında iki yaşanmış olay var ki gerçekten şaşırtıcı; 1937 yılında Haiti’de araştırmalar yapan Zora Neale Hurston isimli araştırmacının tespiti, dünyayı sarsmıştır; Üstünde yırtık pırtık kıyafetlerle, Haiti sokaklarında dolaşan bir kadın yakalanır ve durumu teşhis edilmeye çalışılır.Araştırmalar sonucunda kadının Felicia Felix-Mentor adında ve 1907 yılında yani 30 yıl önce ölmüş olduğu öğrenilir.Kadın voodoo törenleriyle gömülmüştür! Bilinçsiz bir şekilde ortalarda dolanan Mentor, öfkeli ve duygularından yoksundur. Mentor daha sonra bölge halkı tarafından saklanmış ve ortalardan kaybolmuştur. 



   Diğer bir hikâye 1980 yılında yaşanmıştır. Clairvius Narcisse, 2 Mayıs 1962 tarihinde öldü diye kayıtlara geçmiş ancak 1980 yılında Haiti’deki L’Estère köyüne canlı olarak geri dönmüştü. Olayın açığa çıkmasından sonra yapılan araştırmalar sonucunda Clairvius’un,miras anlaşmazlığına düştüğü kardeşleri tarafından bir büyücüye satıldığı ortaya çıktı.“Resmi” olarak ölümünün ardından gömülen Clairvius, kısa süre sonra büyücü tarafından gizlice toprak altından çıkarılmış, zombi olarak diriltilerek diğer zombi kölelerle birlikte yıllarca şeker kamışı tarlasında çalıştırılmıştı.1964 yılında büyücünün ölmesinin ardından psikoz halinin verdiği sersemlikle ada içerisinde 16 yıl amaçsızca yaşayan Narcisse üstündeki büyünün etkisi yavaş yavaş kalkınca geçmişi hatırlamaya başlamıştı.Pazar yerinde şans eseri kız kardeşiyle karşılaştıktan sonra eski hayatına yeniden kavuşan talihsiz adamın durumu, gömüldüğü mezarın boş çıkmasıyla resmiyet kazanmış oldu. Bilim insanlarına göre ilk ve tek resmi zombi Narcisse'dir.


   Kanadalı etnobotanist Wade Davis, 1982 yılında zombi hikâyelerinin gerçeklerini araştırmak ve bu sorulara cevap bulmak üzere Haiti’ye gitti ve bir insanın nasıl zombiye dönüştürülebileceğini inceledi.Araştırmaları sonucu ulaştığı bilgiler dehşet vericiydi;genel anlamda zombiler üzerinde yapılan, ilk olarak onları öldürüp gömmek, sonrasında toprak altından çıkarıp onları çıldırtmak yani beyinlerindekileri baştan yaratmaktı.VooDoo büyücüleri bir tür karakurbağası cinsinin korku anında derilerinde salgıladıkları zehir ve kirpi balığında bulunan zehirli toksin maddelerinden hazırladıkları sıvı zombi virüsünün hammaddesini olusturuyorlardı.Bir şekilde insanların yiyeceklerine karıştırılan veya cilt yolu ile tatbik edilen bu maddenin 1 miligramlık dozu insanın günlerce bilinci açık olmasına rağmen yarı ölü bir durumda bırakabiliyordu.Kalp atışları ve  solunumu hissedilemeyecek kadar düştüğü için yakınları tarafından ölü sanılan kişinin cenazesi toprağa verilirken,aslında olan biten herşeyi duyan kurban doğal olarak öldüğünü düşünmekteydi.Gömülen kişi VooDoo rahipleri tarafından 8 saat sonra mezarından çıkarılıyordu.VooDoo ayiniyle panzehir veriliyordu.Kendine gelir gelmez çeşitli fiziki işkencelere tabi tutularak direnci iyice kırılıyordu.Ayinin sonunda insanlar delirme eşiğinde olur ve ruhunun efendilerinin elinde olduğuna,karşı gelirse sonsuza dek acı çekecegine inandırılırdı.Sonraki aşamada ise Datura adı verilen bitkiden elde edilen bir toz düzenli aralıklarla verilerek insanlar bilinçsiz ve kendi istemi dışında hareket eden zombi benzeri yaşam formuna sokulurdu.Bu toz daimi hafıza kaybına,felçe,ruh ve sinir hastalıklarına, saniyeler içinde ölüme bile sebep olabiliyordu.Bir VooDoo büyücüsü uygun miktarlarda kölelerin yemeğine karıştırdığı bu tozla yıllarca sürecek zombiliğe yol açabiliyordu.Toz un uyusturucu etkisi kişiyi zombi olmaya bağımlı hale getiriyor ve iyileştirmek mümkün olmuyordu.



   Yani çokta korkacak bir durum yok.VooDoo büyücüleri tarafından ele geçirilmediğimiz sürece zombileşmemiz mümkün değil.Ama şunuda bilmekte yarar var;Geçtiğimiz yıllarda Amerikan ordusu tarafından hazırlanan “tedbir planı”nda akla hayale gelmeyecek bütün saldırıların bir listesi yapıldı ve bu liste içerisinde “zombi saldırısı” da var. Bu insanları zombilere karşı koruma planının ismi : CONOP 8888. Bu plan içerisinde vejetaryen, et yiyici ve hayvan zombilere karşı savunma prensipleri yazılmış.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder